19 Ekim 2015 Pazartesi

aynalı pleksiden hediyelikler

Herkese merhaba,
İzmir'de öğlenleri hala yaz havası yaşansa da artık sonbahar özellikle sabahları kendini hissettirmeye başladı, ve ben yazın nasıl geçtiğini anlamadım.  

Bu aralar, çok popüler olmaya başlayan aynalı pleksiler ile çalışıyorum. Yaptığım çalışmalardan birkaç tanesi şu şekilde;


Kıne gecesi ve baby showerlar için en çok tercih edilen kelebekli model.


Prensler için, konseptinize uygun tasarlanabilen lavantalı - lavantasız hazırlanabilen modelimiz.


Rengarenk enerjisi ile bu küçük taşlı modellerimiz lavantalı - lavantasız magnetli olarak hazırlanabiliyor.


Meleklerin en güzel enerjisi ile; Dilerseniz kitap ayracı, dilerseniz anahtarlık...


Nişan, Söz gibi özel günlerinizde her detayın özel olması için, konseptinize göre hazırlanabilen tepsiler. 


Sevdiklerinize verebileceğiniz en tatlı anı'lardan bitanesi...



Detaylı bilgi ve fiyatlar için; nslhngumus@gmail.com'a mail atabilir,
ya da instagramdan bana ulaşabilirsiniz.

İnstagram: neslys

6 Ekim 2015 Salı

Herşey Mi Doğal?

Çocukluğumdan beri evimizdeki bahçe ekilip biçilir, özellikle yazın domates, biber, börülcemizi dalından koparmak büyük bir zevk verirdi.

Kışın dalından kopardığımız mandalinanın, portakalın kıymetini üniversite için başka şehre gittiğimde anladım. Pazardan aldığımız çoğu meyve sebze kendi bahçemizin tadını vermiyordu. Zamanla bu tada alıştım, hayat koşturmacaları derken ne kolaysa onu yeme alışkanlığına dönüştük.

Bir süre sonra eskisi kadar bahçe hayatımız kalmayınca, saksılarda biber, domates gibi küçük şeyleri yetiştirmeye başladım. Bunları yetiştirirken pazardan fide almıyordum. Evde olan doğal domateslerin,   biberlerin çekirdeklerini kullanıyordum. Çünkü doğal olanı buydu. Ürünler ekilir, son mahsül tohumluk ayrılırdı.

Derken bir süre sonra çekirdekler fidana dönüştü ama meyve vermedi. Bunun genetiğiyle oynanmış tohumun sonucu olduğunu sonradan anladım. Biliyorsunuz artık ata tohumlarının ülkemizde satışı yasak. Eğer denk gelirseniz sadece tohum takas şenliğinde o tohumlara ulaşabiliyorsunuz.

Bu dönemde doğal ürünler bulmaya çabaladım. Fabrikadan çıkmış gibi hepsi aynı boy domates değil de yamuk yumuk rengi pembeye kaçan domatesleri tercih ettim. Ama o da ne! Adamlar öyle bir tohum yapmış ki doğal olmayan pembe domates! Kısacası bu konu beni iyice sinir etmeye başladı. Kendi bulduğum ata tohumlarımla kendi çapımda ekip biçmeye başladım. Neden bile bile sağlıksız ürünleri yiyelim ki…

                                                         (Minik Saksı Domateslerim)

Bir diğer sıkıntıda aldığımız gıdalar içindeki katkı maddeleri ki bunun en başında ekmek geliyor bence. Ufak bir araştırma ile ekmeğin içine konulan o korkunç maddelere ulaşabilirsiniz. (E920-E921)
Bu durumda evde ekmeğimizi kendimiz yapalım desek bile aldığımız unun içerisindeki maddeleri bilmeden yaptığımız yine sağlıklı olmuyor. Ununda üretildiği buğday cinsini bilmek gerekiyor.

Belki çok abarttığımı düşünebilirsiniz ama son yıllardaki özellikle kanser artışlarına, ufacık çocukların ağır hastalıklar geçirişine bakarsanız durumun ciddiyetini görmüş oluyoruz. Bu artık abartmak ya da takıntı değil gereklilik. Yediğimize içtiğimize dikkat etmek zorundayız. Sağlıklı, doğal gıda almak artık bir lüks değil ihtiyaç haline geldi.

(Hala dalından kopardığım biberlerim)


Hal böyle olunca bir anda doğal ürün satıcıları arttı. Herkes organik herkes doğal herkesin tavuğu gezen, serbest dolaşım yapan tavuk. Tarım ilaçsız, kimyasalsız. E bu kadar satış patlaması olan ilaçları kendilerine kullanıyorlar heralde.  
.
Doğal makarna yapan var. E sebzesi nerden? Pazardan. Nasıl üretilmiş? Bilmiyorum. Peki ya un? Buğday? O da ambalajlı ürün. E bu makarnanın nesi doğal? Sadece evde yapılmış.

Gıdaların üzerinde “Hiçbir koruyucu madde içermez” yazısı “Hiçbir katkı maddesi yoktur” anlamına gelmiyor. Örneğin: “Hiçbir koruyucu madde içermez” diye etiketlenen hazır çorbalarda MSG adlı lezzet arttırıcı katkı maddesi bulunuyor.

Kısacası; yediğiniz, içtiğiniz herşey sağlığınız ve sizin için çok önemli bunu artık hepimiz biliyoruz. Daha çok özen gösterip, bu işi hakkıyla yapmayıp rant sağlayanlara pirim vermeden yediğimize içtiğimize dikkat edelim. Belki o zaman mis kokulu kekikleri, kabak aşısız karpuzları yeme şansımız olur.


Mis kokulu fesleğenlerim. Yazın taza şekliyle kışında kuru olarak makarnalarıma ekliyorum.